Blog

 

Atlantik geçişi 3. ve 4. günler / 19.01.2017

 

3. Gün : 22.12.2016

Hava günlerdir kapalı idi. Bugün ilk defa güneş tüm haşmeti ile yüzünü bize gösterdi ve biz “heh yaz tekrar geri geldi” dedik. Üstümüzdeki thisortler bile fazla geliyor. Akşamları da aslında pek soğuk değil ama arada serpinti yada yağmur yediğimiz için  tulum ve montlarımızı giymeye devam ediyoruz. Gece ve gündüz arasındaki ısı farkı hiçbir zaman 3-4 derecenin üstüne çıkmıyor. Sanırım 3-5 güne kadar gece de üzerimize bir şey giymeden nöbet tutacağız. Nöbette iken mutlaka can yeleği giyiyoruz. Havuzlukta bile olsak bağlanmadan oturmuyoruz. Sadece içeri girmek gerektiğinde can halatımızı çıkartıyoruz. Teknenin baş tarafına gece kesinlikle gitmiyoruz . Gündüz gitmemiz gerekirse de bağlanmadan gitmiyoruz. Gündüz normal hayatımıza geri dönüyoruz. Yani bağlanmıyoruz ve can yeleklerimizi kullanmıyoruz. Sanki gündüz denize düşmezmişiz gibi Wink Ama ne bileyim insan gündüz kendisini daha bir güvende hissediyor işte.

Bugün kahvaltıyı ben hazırlamaya çalıştım. Hani bu ocak üstünde tost yapan alüminyum aletler var ya onunla tost yapayım dedim ama tüm ekmekler alete yapıştı. Ebru sağ olsun yine yardıma geldi. Ebru mecbur olmadıkça teknenin içine girmemeye çalışıyor. İçeride midesi bulanıyor. Bu durum okyanusta olduğumuz için değil her zaman böyleydi. Eğer deniz biraz dalgalı ise içerideki işlerin tamamını her zaman ben yapıyorum. Eeee okyanusta olduğumuzu düşündüğünüzde acıyın bana işte…Tongue OutCry

Rüzgar 15-20 knot aralığında gidip geliyor. Hızımız 7 knot civarında . Saat 11.45 de trinket yelkenimizi ana yelkenin karşısına baş koç boynuzundan açmaz alarak açtık. Hızımız ve salınımlarımız anında değişti. Oto pilot daha rahat dümen tutmaya başladı.

Bir ara teknenin başına gittim ve güvertede bir somun buldum. Nereden düştüğünü araştırınca trinket yelkeninin tamburu ile alüminyum boruları birbirine bağlayan iki somun varmış onlar olduğunu gördüm. Birini buldum diğeri allah bilir nerede düşmüş. Elimdeki tek somunu takmaya çalıştım ama beceremedim. Belki sakin bir hava olursa yelkeni indirip tekrar takmayı denerim. Hemen gidip trinketi sarıp kapattım.

Bugün rüzgar dümeni ile uğraştık. Bu alete bir türlü düzgün dümen tutturamıyoruz. 10-15 dakika düzgün tutuyor sonra rüzgar üstüne doğru tekneyi kaçırıyor. Sanırım dalgaların büyüklüğünden kaynaklanıyor. Dalgalar bazen teknenin kıçını savuruyor aletin palası küçük olduğundan tekneyi tekrar rotaya koymakta zorlanıyor. Bizde yılmayıp tekrar tekrar uğraşıyoruz. İnşallah öğreneceğiz bu aleti kullanmayı.

Yeni bir gün doğdu. Aydınlık çok güzel bir şey. Sanırım ben geceleri pek sevmiyorum. Geceler çok zorlu geçiyor. Uykusuzluk ve yorgunluk günler geçtikçe insanı daha fazla etkilemeye başlıyor. Uyuduğun zaman bile zaten hiç tam olarak dinlenemiyorsun. Hep tetiktesin bir şey olacak, bir arıza çıkacak diye. Uyumak için kamaraya girince teknenin içinden gelen sesleri bir duysanız var ya inanın çok korkutucu. Koza’mız taş gibi bir tekne ama yine de gelen sesler inanılmaz. Hiç öyle bizim denizlerimizde yol aldığımız gibi bir durum değil bu. Bazı dalgalar bordalarda bomba gibi patlıyor ve siz tatlı uykunuzdan anında korku ile uyanıyorsunuz. Anlayacağınız geceler zor çok zor geçiyor.

Dünden beri dümen pedastalında bir ses peydahlandı. Sanki dümen döndükçe bir plastiğe sürtüyor gibi. Pedastalın içine bakmak için chartplotterin sökülmesi gerekiyor. Herşey hareket halinde iken bunları yapmak oldukça zor. O arızaya bakayım derken başka bir arızaya sebep olmaktan korkuyorum. Ama bugün yine de bir deneme yapacağım.  En azından ses gelen yeri tespit edebilirsem önemli bir şey olup olmadığına karar verebilirim.

Birkaç saat sonra Ebrunun yardımı ile açtım baktım. Hiçbir şey tespit edemedim. Tüm dişlileri bolca Wd 40 ladım ve gresledim. Sesin çok azaldığını söyleyemem. Ama pedestalın içinde de öyle bozulabilecek bir şeyde görünmüyor. Kafaya takmamaya karar verdim.

Bu işlerle uğraşırken saat 10.30 olmuş ve biz son 24 saatte 160 mil yol almışız. Bu gün itibariyle önümüzde teorik olarak 1600 mil yol kaldı bu da yaklaşık 10-11 gün demek oluyor.

4. Gün : 23.12.2016

Hava beklediğimiz üzere biraz daha sert düne göre Cry . Dalgalar daha büyük.

Şu an rüzgar 24-25 knot esiyor ve dalga boyu 3,5 metrelerde sanırım. Her yer köpük içinde. Deniz bembeyaz Surprised

Bu gece sadece iki uçan balık tekneye düşmüş onları toplayıp ait oldukları yere geri gönderdim. Ölüler ama olsun birilerine faydası olacağına eminim. Dün gece yatmadan evvel bir tanesi dümende oturan Ebru’nun kafasına teğet Yell geçip yedek mazot bidonlarında resmen patladı. Anında ölmüştü tabi.Ebru fark etmedi bile ama ben film gibi izledim.

Mi Vida teknesi ile aramız biraz açıldı şu anda 6,5 mil arkamızdalar.Ben biraz yelken küçültüyorum bu şekilde yavaşlayıp aramızın açılmamasını sağlıyorum. Rüzgar hızını arttırdığı zaman bizim teknemiz resmen şahlanıyor. Anında hızlanıyor. İşte o zaman Mi Vida bize yetişmekte zorlanıyor. Ama rüzgar 10 knot ve altına düştüğünde de biz bu sefer Mi Vida ya yetişmekte zorlanıyoruz. Ama bir şekilde iki teknede hemen hemen aynı hızlarda yol alabiliyoruz.

Dün gece ki telsiz konuşmamızda Patrick kendisini pek iyi hissetmediğini söylemişti. Sanırım grip oluyor.İnşallah kolay atlatır. Zaten şartlar çok zorlu bu kadar zorluğun üstüne bir de hasta olmak çok kötü olsa gerek. Bu sabah konuştuğumuzda sesi iyi geliyordu. İçtiği ilaçlar iyi gelmiş demekki.

Mi Vida ile sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere telsizle konuşuyoruz. Birbirimizin durumunu sorup olumsuzluk olup olamadığını öğrenmiş oluyoruz.

Saat şu an 12.30 ben yarım saat kadar uyumuşum. Çok güzel dinlenmiş olarak kalktım. Trinket yelkeninin düşen vidası ile uğraşmak üzere baş üstüne gittim. Ebrunun yardımı ile trinket yelkenini indirip zor da olsa  vidayı yerine taktım. İkinci vida olarak da pek işe yaramasa da bir vida uydurmaya çalıştım.Şimdilik idare eder.Mevcut vida allen başlı çok özel bir vida piyasada bulunmaz sanırım.Ancak Harken bayilerinde bulunabilecek bir şey.

Trinketi faal hale getirince hemen ana yelkenin karşısına bastık  ve teknenin hareketleri anında rahatladı. Aslında bu işi Cenova ile de yapabilirim ama tekrar gönderi kırmaktan korktuğumdan ve hızımız yeterli olduğundan cenovayı açmayıp hafif havalara saklamaya çalışıyorum.

Akülerimiz 12 volta düşmüş.Dün bir saat kadar jenaratör çalıştırmıştık ama yeterli olmamış demekki. Biliyorsunuz 220 volt ile aküler daha yavaş şarj oluyor. Bu aslında aküler için iyi fakat çok uzun jenaratör çalıştırmakta istemiyorum. Benim motorun alternatörü (elektrik üreten alet) Balmar marka ve saatte 120 ampere kadar elektrik üretebiliyor. Düşük devirlerde bile çok fazla akım üretiyor. O yüzden az evvel motor çalıştırdık ve bir iki saat motorumuz rölantinin biraz üstünde çalışacak.

Rüzgar bira düşmüş durumda şu an 14-15 esiyor. Biz yüksek hava beklerken bu çok iyi oldu Cool. İnşallah da artmaz. Hava tahmin siteleri Cuma ve cumartesi günlerini sert hava olarak veriyordu. Sadece Pocket Grip’ten son dakika aldığım hava tahminde bu durumu görmüştük. İyi tahmin yani .

Gece rüzgar aynı şekilde devam etti. Arada sağnaklar gelsede bizi çok rahatsız etmedi.

Bu geceden itibaren nöbet tutmamaya karar verdik. Bir saatlik periyodlarla telefonun alarmını kurduk. Ben her zamanki saatte yani 21.00 da yattım. Ebru da 23.00 da yatmış. Saat başı kalkıp etrafı kolaçan ediyoruz. Ais ekranını da kontrol edip yatıyoruz. Ebru saat 03.00 da kalktığında bir gemi görmüş. Şansa bak biz uyumaya karar verdik ve hemen bir gemi geliyor.Ebru rota değiştirip 10 derece sancak yapmış ve gemi 5 mil iskelemizden geçip gitmiş. Ebrunun Mi Vida teknesini uyardığını ben yattığım yerden duyuyorum. Bu arada ciddi bir yağmur başlıyor. Ebru 03.00 kalkıp gemiyi gördükten sonra bir daha yatmayıp nöbete devam etmiş. Ben saat 06.00 da kalktığımda uykumu gayet iyi almıştım. Ebru gece boyu uymadığı için hemen yatağa gidiyor.

Saat 07.15 de sağnakla birlikte bir bora geliyor. Rüzgar anında 30 knota çıkıyor. Dalgalar çok büyük. Trinket yelkenini tam zamanında kapatıp sadece ana yelkene kalıyoruz da problem yaşamıyoruz. Bu rüzgar bir saat kadar devam etti. Sonra kendisi gitti ama yağmurunu bize gözcü bıraktı. Saat 10.00 da hava yavaş yavaş açılıyor.Sanırım kısa sürede güneş sıcak yüzünü bize gösterir.

Saat 10.30 olduğunda son 24 saate 149 mil yol aldığımızı ekrandan görüyorum.    

 

Capo Verdeler

Atlantik geçişi 7. ve 8. günler