Blog

 

Cartegena - Panamanın Colon şehri / 26.08.2017

 

Tekrar merhaba herkese. Tembellikten uzun zamandır blogu ihmal ettiğimin farkındayım. Kusura bakmayın artık. Ama inanın yazmak çok zor birşeymiş. Benim gibi hayatı boyunca bir kaç satır haricinde yazı yazmamış biri içinde ekstra zor. Birde serde tembellik olunca böyle oluyor işte.
Neyse sondan başlayayım bari. Size yazmazken Ülkeye geldik Ebru üç ay kadar ben ise iki ay kadar Türkiye'deydik Cool. Bol bol özlediğimiz şeyleri yaptık. Sevdiklerimizle bol bol zaman geçirdik. Yine de her yere yetişemedik. Ülkede her ne kadar bir sürü olumsuzluk olsa da, ne kadar özlediğimizi fark ettik. Eksik kalmış olan kilolarımıza bir sürü kilolar kattık Embarassed. Sağlık kontrollerimizi yaptırttık veeeee.


Birkaç hafta oluyor tekrar Panama'nın Colon şehrindeki marinamızda bizi bekleyen evimiz KOZA'mıza döndük. Laughing
Gelelim tembellikten yazmadığımız bölüme. Cartegena dan ayrılmak üzereydik.


Kolombiyanın Cartegena şehrinden sabah 09.00 da San blas adalarına doğru yola çıktık. Yolumuz yaklaşık 200 mil kadar . Hava oldukça sakin motor ana yelken seyre başladık. Sanırım daha evvel bahsetmiştim Cartegena şehrinin iki girişi var birisinden sadece bizim gibi ufak tekneler girip çıkabiliyor. Girerken biz ufak teknelerin olduğu bölümden girmiştik yine aynı yerden bu sefer çıkış yaptık. Cartegena da çok güzel günler geçirdik. İnşallah bir daha bu güzel şehire gelme şansımız olur. Dediğim gibi hava olduça sakin rüzgar 10 knot civarında dalga boyu da oldukça az. Öğleye doğru hava 17-18 knotlara çıktı. Rüzgar kuzey doğudan esiyor. Hemen motoru kapatıp cenovamızı açtık. Koza 6,5 -7 knot hızla hedefine doğru keyifle yol almaya başladı. Ebru havuzlukta uyuklamaya başladı. Yaklaşık 5 mil arkamızda bir yelkenli ile aynı rotada gidiyoruz. Ben keyifle etrafı izliyorum. Aniden bir patlama sesi ile irkiliyorum Surprised ve aynı anda cenova suya dalıyor. Şaşkınlığımı hemen üstümden atıp baş tarafa doğru koşuyorum. Ebru da uyanıyor. Cenova komple suda . Cenovamızın komple denize gitmesine alt yakadan roller sistemine bağlı olduğu kilit engel oluyor. Aceleyle Ebru ile beraber Cenovayı denizden almaya çalışıyoruz ama çok zorlanıyoruz. Yelken su ile dolduğu için o kadar ağır ki toplayıp vardevela tellerine bağlayana kadar canımız çıkıyor. Resmen tükenme noktasına geliyoruz. Biraz nefes alıp dinlendikten sonra olayın nereden kaynaklandığını bulmak için tekrar baş tarafa gidiyorum. Cenova mandarı (yelkenleri direğin tepesine çekmeye yarayan halat) direk tepesinde duruyor neyseki direk içine kaçmamış . Bu beni oldukça rahatlatıyor. Cenovayı sarma sisteminin üst tarafına bağlayan kilit yerinde yok. Sanırım o kilit kırılmış yada harbisi gevşeyip denize düşmüş o yüzden de Cenova rayından sıyrılarak denize gitmiş. Neyse bu sorunumuzu çok kolay çözebileceğiz, ama bir yere demirlememiz lazım ki mandarı aşağıya almak için direğe çıkabilelim. Aslında yol alırken de direğe çıkabiliriz ama yarın öğlen gibi gideceğimiz yere varacağımız için bu işi demirdeyken yapalım diyoruz. 


Biz bu işlerle uğraşırken arkamızdaki yelkenli bize yetişiyor. Bir katamaranmış iskele tarafımızdan bize o kadar yakın geçiyor ki koca denizde niye bu kadar anlamsız bir iş yapıtığını bir türlü çözemiyoruz. Belki uyuyordur bilmiyoruz. Bize çarpmasın diye 20 derece rota değiştirmek zorunda kalıyoruz. Bu anlamsız operasyonu da tamamladıktan sonra güvertede vardevela tellerine bağlı yatan cenovamızın yerine Trinket yelkenimizi açıyoruz ve hızımızı bir miktar arttırıyoruz. Akşam üstü hava biraz daha artıyor ve 20 knotlara çıkıyor ve Koza 6,5 - 7 knot hızla yoluna devam ediyor. Gece rüzgar aynı şekilde devam etti. Gece boyu açık denizden bir çok gemi Panama ve Karayiplere doğru geçip durdu ama onlar bize göre daha açıktan seyir yaptıkları için bizim herhangi bir çapariz oluşturmadılar. Rüzgarda da bir değişim olmadığı için geceyi oldukça rahat geçiriyoruz. Sabah keyifle kahvaltımızı yaparken oltanın sesi ile fırlıyoruz. Büyük bir şey sanırım olta deli gibi gidiyor. Balığı yormak amacıyla misine'nin denize akışını yavaşlatıyorum. Uzun uğraşlarla balığı teknenin dibine kadar getiriyoruz. Kocaman bir Mahi Mahi sapsarı parlıyor. Oldukça büyük ve güçlü bir balık. Tekneyi görünce iyice hırçınlaşıyor. Misineyi Ebruya verip balığı yukarı alacağımız kancayı elime alıyorum. O anda balığın büyüklüğü ve hırçınlığı sebebiyle Ebrunun elinde tuttuğu fırdöndü kırıldı ve Ebrunun elini de keserek koptu. Ve ikimizde balığımızın arkasından üzüntüyle baktık. "Kaçan balık büyük olurmuş" derler ama bizimki gerçekten büyüktü Cry. Şimdiye kadar çok balık kaçırmışımdır ama bu balık için çok üzüldüm. Avuntumuz Ebrunun elinin ciddi bir şekilde kesilmemesi . Neyse daha çok balık tutarız diyerek balıkla birlikte yolculuğa çıkan takımımız yerine yeni bir takım düzenleyip oltayı tekrar denize salıyoruz.


Öğleden sonra San Blas adaların da ilk demir yerimiz olan Coco Banderoya ulaştık. Resifler arasından geçerek 7 metre suya demirimizi saldık. Burayı nasıl anlatayım size bilemem ki. Etrafımızda onlarca adacık bembeyaz kumlar palmiye ağaçları. Hayranlıkla ve şaşkınlıkla etrafı seyre daldık ama ikimizde aynı anda aynı şeyi düşünmüşüz. Cennete geldik...

Akşam üstü Ebruyu direğe bastım yukarıda kalan mandarımızı aşağıya indirmek üzere o da direk tepesinden aşağıdaki güzel kareleri çekmiş.

Mandarı aşağıya indirdikten sonra tuzlu suyla salamura ettiğimiz Cenova yelkenimizi tekrar yerine basıyoruz. Yelkeni tuzlarından arındırma ve yıkama işini ilk su bulduğumuz yerde hemen yapmalıyız. Bildiğiniz gibi tuzlu su ve güneş voltranı oluşturup yelken kumaşını mahvederler.
Coco Banderos da iki gece kaldık. Şimdilik bu kadar yeter diyerek ikinci demir yerimiz olan Chıchime doğru yola koyulduk. Yolumuz yaklaşık 17 mil ve yol boyu bir sürü sığlık ve resifler var. Bu sebeple yelken açmaya hiç heves etmeyip bu yolu motorla gidiyoruz. Sığlıkların arasından navionics haritamız ve Ebrunun gözcülüğü sayesinde rahatlıkla geçerek Chichime'de 4 metre suya demirimizi salıyoruz. Burası da mükemmel görünüyor. Akşam üstü önümüzdeki adaya şöyle bir bakalım diyerek botla kıyıya çıkıyoruz. Aşağıdaki görüntüleri iphonemuz sizin için kaydetti.

Burada da bir gece kalıp teknemize ve bize altı ay süre ile ev sahipliği yapacak olan Panamanın Colon şehrindeki Shelterbay Marinaya doğru saat 06.00 gibi yola koyulduk. Mesafemiz yaklaşık 70 mil. Yol boyu kıyılara oldukça yakın seyir yapıyoruz. Oltamız suda, çok geçmeden oltamızdan beklenen cırrrrrr'lama sesi geliyor. Balığı tekneye alıyoruz. Bir Barracuda fakat pek büyük değil yaklaşık 2-3 kiloluk bir balık. Geçen tuttuğumuz Barracudayı yemediğimiz ve bu balıkta küçük olduğu için oltadan çıkarttığım balığı ölmeden tekrar suya salıyoruz. Oltamız tekrar denizde.


Yolboyu rüzgar çok hafif ve tekneye sancaktan geliyor. Ana yelken ve motor gidiyoruz. Bir ara rüzgar 10 knotlara çıkıyor ve motoru kapatıp ana yelkenin yanına code zero yelkenimizi basıyoruz. Bilmeyenler için bu code zero yelken çok hafif bir kumaştan yapılıyor ve rüzgar hızı düşük olduğu zamanlarda kullanılıyor. Bizde bu yelkenimiz sayesinde yaklaşık 2-3 saat keyifli bir seyir yapıyoruz. Daha sonra rüzgar tekrar azaldı ve yönü de değişince motoru çalıştırıp Colon şehri önlerine kadar motor yelken geliyoruz. Colon Panama kanalının Atlantik Okyanusu tarafındaki şehir. Marinamız kanal girişine çok yakın bir yerde. Hertaraf gemi kaynıyor. Gelenler gidenler demirde olanlar bir hengamedir gidiyor . Kanal öncesi oldukça büyük bir alanı mendirekler ile korumaya almışlar. Bu korumalı alanda bile onlarca gemi demirlemiş bekliyor. İçlerinde bazıları yan yatmış bazıları batmış falan .
Marinamız kanalı koruyan bu mendireklerin hemen dibinde. Temkinli bir şekilde yanaşarak marinayla VHF74 kanalı aracılığı ile bağlantıya geçiyoruz. Tabiki de palamar botu yok ve bir görevli el sallayarak bize yanaşacağımız yeri gösteriyor. Hava sakin olduğu için kolaylıkla yerimize yerleşiyoruz. İlk izlenimimiz çok güvenli bir yer olduğu oluyor. Birkaç gün havayı izleyip altı ay kalacağımız kesin yeri belirleriz diye düşünüyoruz. Marinada bol suyu bulunca salamura ettiğimiz yelkenimizi ve her yeri bol sularla yıkıyoruz.Tekne temizliği ıvır zıvır işler derken hergün resmen canımız çıkıyor. Birkaç gün geçtikten sonra , Kozayı rüzgarların onu en az etkileyeceğini düşündüğüm bir köşesine götürüyoruz.


Hava çok sıcak ve nem oranı oldukça yüksek. Marina da o kadar korunaklı bir yere yapılmış ki hiç rüzgar gelmiyor neredeyse. Etrafımız bildiğiniz yağmur ormanı. Ebruyu 4-5 gün sonra Türkiye'ye yolculuyorum. Ben 40 gün kadar teknede tek başıma kalacağım. Zira uçak biletlerimizi çok önceden almıştık. Ebru kardeşinin sağlık problemi sebebiyetiyle biraz erken gidiyor. Benim marinada geçireceğim bu sürede aslında San Blas da olacaktık ama evdeki hesap çarşıya uymadı işte.


Nem oranının Panama da yüksek olacağını gelmeden biliyorduk ama burada kaldıkça ne kadar dayanılmaz olduğunu yaşayarak daha iyi öğreniyorum. Teknenin heryeri özellikle içi yapış yapış sanki . Arkadaşlar söylemişti birkaç gün içinde hemen küf oluşuyor diye. Bu nem için Türkiyeden çıkarken nem alıcı tabletler almıştım ama bu kadar fazla neme tabletler hava civa gelir. Nem alıcı cihaz almam gerek. Hemen araştırma yapmaya başlıyorum. Birkaç dükkan dolaştıktan sonra 330 dolara iyi bir nem alıcı bulup alıyorum. Tüm Amerika kıtasında olduğu gibi Panamada da elektirik 110 volt. Allahtan pontonlarda hem 110 hemde 220 volt elektirik var. Yeni aldığım nem alıcı için teknedeki kablolardan yeni bir uzatma yapıp cihazı çalıştırmaya başlıyorum. Alet acayip çalışıyor ürettiği suyu boşaltmaya yetişemiyorum resmen . Bu aleti Türkiyeye gittiğim zaman da bir timer satın alıp çalışır durumda bırakacağım. Bir hortum ile çıkan suyu duş pompası aracılığı ile tekne dışına atacak donanımı da düzenliyorum.
Türkiyeden yola çıkıp buralara gececek olanlara tavsiyem eğer buralarda bizim gibi kalmayı düşünüyorsanız, ya ülkeden çıkarken yada elektriğin 220 volt olduğu yerden bu cihazlardan mutlaka almaları gerekiyor. Yoksa benim gibi ikinci bir hat ile 110 volt enerjiyi tekneye almak için uğraş verirsiniz. Çok faydalı bir cihaz. Biz dönüp geldiğimizde cihaz o kadar iyi iş yapmış ki teknenin içinde ne biraz nem nede küf vardı.
Marinada gezerken sahipleri memleketine gitmiş tekneler uzaktan bile hemen belli oluyor bir çok yeri nemden ya yosun tutmuş yada küf olmuş oluyor. Ben bu durumun önüne geçmek için genç bir Panamalı ile tekne temizliği ile ilgili aylık 60 dolara anlaşıyorum. Biz yokken ayda iki kere gelip teknenin dışını yıkayacak ve 110 ve 220 elektriği çalışır durumda bıraktığım için pedestaldaki sigortaları kontrol edecek. Sağ olsun genç arkadaşda iyi birisi çıkıyor ve biz ülkedeyken bile temizliği yaptıktan sonra wattsup aracılığı ile Kozamızın fotoğraflarını bize yolluyor.


Eveeet gelelim tekrar bu güne, geçmişi bu kadar anlattığımız yeter. Şimdi teknede bol bol film izliyoruz. İnternetten araştırmalar yapıyoruz. Yakın zamanda ufak bir gezi planlıyoruz. Özellikle Peru ve Arjantine gitmeyi planlıyoruz. Tabiki bu işi karadan yapacağız.
Marina ile anlaşmamız 18 Ekimde sona eriyor. 18 Ekimde buradan ayrılıp tekrar San Blas adalarına geri döneceğiz. Oraların tadı damağımızda kaldı inanın. Ocak ayı başına kadar oralarda dolaşacağız . Ocak 2018 de Panama kanalını geçerek Pasifik okyanusuna çıkmayı düşünüyoruz.


Şimdilik hoşcakalın, halatlarımızı çözdümüzde tekrar yazmaya başlayacağım.

Yazıyı yazdım ama fotoğraf yükleyemiyorum bir türlü. Sanırım fotoğraf yükleme sisteminde bir değişiklik olmuş öğrenir öğrenmez eksik kalan fotoğrafları yükleyeceğim.

 

Nisan Ayı Harcama Dökümü

Mayıs ayı harcama dökümü