Blog

 

Paros ve Antiparos adası / 28.06.2016

 

Yolumuz kısa olduğu için oldukça geç bir saatte (saat 12.00 gibi) Naxos’a veda ederek Paros’a doğru yola koyulduk.Serde üşengeçlik olduğu için yolumuz da yakın olduğundan ana yelkeni açmayıp Genoa ile motor destekli olararak 6,5 mil ile bir saat içinde Paros’un kuzeyindeki Naoussa koyundaki demir yerine geliyoruz . Beş metre derinlikteki sakin suya demirimizi salıyoruz.Burası Naoussa merkezine 1,2 mil uzaklıkta gürültüden oldukça uzak fakat tekne bakımından oldukça kalabalık bir yer. Koyda küçüklü büyüklü 30-35 tekne ile birlikteyiz.Deniz nefis, gecikmeden serin sulara bırakıyoruz kendimizi. Naxos’un kalabalığından sonra çok iyi geliyor. Bulunduğumuz yer hakim rüzgarlara oldukça iyi koruma sağlıyor fakat büyük koyun içine giren soluğanları çok az da olsa hissediyoruz.

Naxos ta yeterli miktarda alışverişimizi yaptık o yüzden bugün ve yarın teknemizde yemek yiyip yerimizden kımıldamadan keyif yapmayı planladık. Mahir ve Ebru bu arada hünerlerini konuşturup bize lezzetli yemekler yaptılar.Ellerine sağlık diyorum.

Naoussa’daki ikinci akşamımızda demirlediğimiz yerin 1,2 mil uzağındaki yerleşimi bir gezelim diyoruz. Mesafe bizim iki beygir dıştan takma motorlar için uzak ve koya biraz solugan girdiği için benim yeni almış olduğum 6 beygirlik Yamaha motoru Mahirin botuna takarak 4 kişi kasabaya yola çıkıyoruz. Yol boyunca koya giren iri soluganlar botu bayağı sarsıyor.

Naoussa köy mü kasaba mı bilemiyorum işte. Diğer adalardan aşina olduğumuz yerlere pek benzemiyor. Biraz lüks denebilir. Zaten elimizdeki rehber kitaplarda da aynı şeylerden bahsediliyor. Çok büyük değil ama şirin bir yer. Bir tane marina var ve balıkçı barınağında ki tarihi kalıntılar falan oldukça güzel.Bol bol taverna ve barlar var.Bu kasabaya yerleşenler de sanırım Yunanlıların biraz üst tabakası o yüzden herşey biraz pahalı. Nerden mi biliyorum :) anlatayım. Biraz yürüdükten ten sonra bir kafede oturup internet alalım dedik ve Barbarossa diye bir restaurantın rahat koltuklarına kurulduk. İçkilerimizi söyledik. Hesabı öderken burası için pahalı imajı da kafamıza yerleşmiş oldu. Normalde marketten bir şişe kırmızı şarabı (750 ml) 4-5 euroya alıyoruz. Mutlaka daha pahalı olanları da var. Biz burada bir kadeh açık şarabı (yani home made diye geçen ) 6 euroya içtik. Ebrunun içtiği Margaritanın kadehi ise 10 euro idi. Bazıları için normal olabilir ama benim için bu fiyatlar oldukça pahalı idi.Hesabı ödeyip biraz hafifledikten sonra geç vakit tekneye sallantılı ve bol soluganlı bir yolculuk ile döndük.

Yarın Paros’un ana limanına geçeceğiz ama ben onu sonra yazacağım.

Hoşçakalın

 

Sifnos - Milos

Monemvesia - Porto Kayıo